Edward’ın yüzünü her gün her saniye kareleyerek incelemekten asla bıkmazdım sonsuza kadar onun kölesi olabilirdim. Sönmeyen bir aşkla hala onu çok seviyorum seveceğim sonsuza kadar. Onunla gözlerimiz kesişince hemen sorumu sordum.
“Aşkım varmamıza ne kadar kaldı.”
“Yarım saat sonra Forks’dayız.” Bu haber karşısında sevindim. Babam Charlie’yi gerçekten çok özledim. Son 2 aydır onu göremiyorum. Son finaller, final ödevleri gibi nedenlerle sadece telefonda görüşebiliyorduk. Aslında vampir zekâmla hepsini kolayca halledebiliyordum ama yinede bu duruma pek alışamamıştım. Arkadan bir esneme sesi duydum arkamı döndüğümde biricik kızım kalkmıştı.
“Canım günaydın.” O kusursuz yanaklarına ufak bir öpücük kondurdum.
“Anne Forks’a dönmemize kaç dakika kaldı.” Benim küçük kızım fizik olarak 12 yaşındaki bir kıza benziyordu. Fakat akıl olarak yaşıtlarına göre çok daha üstündü.
“30 dakika tatlım.”
Yanımızdan bizi geçen Carlisle ile Edward arasında rekabet artmıştı Vampir olmam hızdan nefret etmemi değiştirmemişti Edward yine altındaki Porsche olduğunu unutmuştu sanırım hız sınırlarını zorluyordu.
“Biraz yavaşlar mısın?” Tüm kusursuzluğuyla bana döndü ve beni öperek onay anlamında başını salladı.
Washington tabelalarını geçtik artık evimize, babama, evime çok az kaldı. O yağmurlu yol gözümde hiç değişmemişti hala aynıydı ve ucube Forks gençleri, yolun yarısını kaplayan kaygan çamur. Babamın evi bile hala aynıydı hemen yukarı çıkıp ona sarıldım.
“Tatlım hiç değişmemişsin.” Bu olaya şaşırması normaldi çünkü bizim vampir olduğumuzu bilmiyordu. Büyük sürpriz Reneesme’yi görünce beklediğim şoku geçirdi.
“Reneesme? Tatlım bu sen misin çok büyümüşsün.” Hemen ona sarıldı. Charlie Edward ve Carlisle’ye gayet resmi bir karşılama yaptı. Forks’da olmak güzeldi tahminen akşama bir parti olacaktı. Artık buna alışmaya başlamıştım. Alice benim en tatlı ve aynı zamanda en sinir olduğum kardeşim artık beni şaşırtamıyordu.
Forks’daydık parti öncesi sessizlik vardı bunu hissedebiliyordum. Alice benim biricik kardeşim sürpriz partisini bildiğimi eminim ki biliyordu çünkü geleceği görebiliyordu. Saat akşam altı gibiydi Edward av bahanesiyle çıkmıştı erken gelmişti çünkü bu akşam sürpriz parti vardı. Tüm kusursuzluğuyla karşımda bana bakıyordu yaklaştı: “Sanırım ne diyeceğimi biliyorsun.” Şaşkın yüzüme bakarak gülümsedi ve beni öptü.
“Hadi hazırlan aşkım.” Demesiyle birlikte yok olup gelmişti hazır bir şekilde bende 5 dakika içinde parti için makyajımı yaptım. Dışarı çıktık nehirden atladık. Sonra büyük evdeydik. Bütün aile benim önümde beni bekliyordu. Odaya girdiğimde sol tarafa baktım bu sahneyi hatırlıyordum. Bulanık insan hayatımdan karelere bakıyordum sanki dejavu yaşıyordum. Aynı sahneydi hediye kutular masa her şey aynı.
“Alice her zaman seni şaşırtabiliyor aşkım.” Nasıl olurdu? Bugün benim doğum günümdü ve benim haberim bile yoktu yolculuk telaşından unutmuştum. Bu fırsattan da yararlanan Alice’de tüm marifetini gösterdi. Arkamı döndüğümde Alice bana bakıp sırıtıyordu.
“Sanırım vampir olman hala hediyeleri, sürpriz partileri sevmene yaramadı.” Hala sırıtıyordu onu hala çok seviyordum bana böyle bir şeyi yaşattığı için aslında kızgındım. Dayanamayıp üstüne koştum ve sarıldım.
“Alice çok teşekkür ederim biricik kardeşim.”
“Tamam doğum günü çocuğu hediyelerin az geldi diye ağlama.” Emmet yine gururuma dokunuyordu. Mutluluk ve aynı zamanda utanma duygusu mimiklerimi kötü etkilediğini sezdim çünkü herkes suratıma acırcasına bakıyordu.
“Hadi ama Bella sadece mutlu olman için yaptık hediyeleri aç.” Esme her zaman bana annelik yapıyordu o benim biricik ikinci annemdi.
“Tamam ilk hangisinden başlayayım?”
“Benimkinden.” Alice önümde sırıtarak siyah kaplanmış bir kutuyu gösteriyordu. Açtığımda içinden bir makyaj seti çıktı.
“Özel günler için hiç makyaj yapamıyorsun bende sana bu seti aldım.” Üzerinde bu not yazılıydı. Pahalı bir şey olduğu kesindi. Gerçekten harikaydı. Daha sonra Edward eliyle mavi kutuyu işaret etti. İçinde bir anahtar vardı tam ona baktım itiraz edecekken. Eliyle ağzımı hafifçe kapattı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder