30 Kasım 2009 Pazartesi

25 Kasım 2009 Çarşamba

Rob TimeOut London Dergisi Röportajı

Londra’yı özlüyor musun?
Evet, çok. Sanki oraya asırlardır gitmemiş gibiyim.
En çok neyi özlüyorsun?Kokusunu özlüyorum. Özellikle Gatwick gibi bir yere ayak bastığında duyduğun kokuyu.
Bu ne tür bir koku?
Rutubet kokusu gibi. Sanırım bu onu tanımlamak için en iyi yol. Ayrıca Londra’daki ışığı da özledim. Vancouver’daki ışığa benziyor. Aslında çok sıkıcı bir ışık, ama buna rağmen Londra’yı umut dolu olmakla eşdeğer tutarım. Gerçekten. Orada hayat çok zorludur, ama insanların halen umutları vardır. Ayrıca eğer bir kız Londra’da güzel görünebiliyor ise, dünyadaki her yerde güzel görünebilir. Açıklaması zor. Bu ışık. Sadece farklıdır. Londra’da arkadaşlığın da farklı olduğunu düşünürüm – eğer Londra’da içten bir insan bulursanız, bu gerçek bir dosttur. Gerçekten orada büyüleyici insanlarla tanışıyorsunuz.
Londra’da nerede yaşadın?
Barnes’ta büyüdüm ama Soho’da yaşadım. Soho’yu çok sevdim. Orada çok güzel dostluklar kurdum. Hatta Barnes’tan bile daha çok. Barlar kapandıktan sonra gideceğiniz yerler vardı, çalışmayan insanlar her gün aynı yerlere gidiyorlar ve Bar Italia’ya takılıyorlardı. Gerçekten çok sevdim.
Londra’da en çok sevdiğin yerler nereler?
French House’un üst katını severim. Gerçekten French House ve Green Park’ı çok severim. Hep oraya giderdim. Benim en sevdiğim parklardan biridir ve St James Meydanındaki Londra Kütüphanesi de var. Orayı da severim. Dünyada orası gibi başka yer yoktur. Oraya gider ve yazmaya çalışırdım. Ama bir labirent gibidir. Orada saatlerce dolaşabilir ve hiç kimseye rastlamayabilirsiniz. Yüzlerce yıllık Yunan kitaplarının Rusça çevirilerini bulabilirsiniz veya altı saat boyunca orada kalıp, sonra birden koridorda birine rastlayabilirsiniz – yani gece orada kalsanız kimse sizi fark etmez.

24 Kasım 2009 Salı

Gala Değil Sanki Defile

Kuğuya benzetildi
Filmin yıldızları Kristen Stewart, Robert Pattinson, Taylor Lautner ve Dakota Fanning, şıklıklarıyla göz kamaştırdı. ‘Alacakaranlık’tan önce sıradan giyim tarzıyla boy gösteren Kristen Stewart, galada Oscar de la Renta imzalı şık bir tuvaleti giydi. İngiliz gazeteleri Stewart’ın şıklığını “Kuğuya benziyor” sözleriyle tanımladı. Los Angeles’ta Mann Village Tiyatrosu’nda düzenlenen galada şıklığıyla dikkat çeken bir diğer isimse, Robert Pattinson oldu. Pattinson, Gucci imzalı takımıyla galada boy gösterdi. İkinci filmde kadroya yeni katılan ve Jane adında bir vampiri oynayan Dakota Fanning ise Valentino tasarımı çiçek desenli elbisesiyle göz kamaştırdı.

‘Yeni Ay’ filminin Los Angeles’ta düzenlenen galasında, filmin yıldızları şıklık yarışına girdi!
Hayranlarının merakla beklediği ‘Alacakaranlık’ serisinin ikinci filmi ‘Yeni Ay’ın Los Angeles’ta düzenlenen galası, çok renkli görüntülere sahne oldu.


Robert Pattison Today Show Resmi


Eclipse (Tutulma) Filmi Gösterim Tarihleri


The Twilight Saga efsanesinin üçüncü filmi olacak olan Eclipse (Tutulma)’nin vizyon tarihleri epeydir belli; fakat malum Yeni Ay’ı izledik, gördük, beğendik. Şimdi ise devam filmlerini bekliyoruz. Ve sırada da Eclipse var. Filmin Türkiye’deki gösterim tarihi bazı kaynaklarda 30 Haziran 2010 olarak bilinse de henüz kesinleşmediği belirtilmekte.

Remember Me Afişi


Miley Cyrus: New Moon’a Gitmeyeceğim.

Amerikalı aktris Miley Cyrus, ‘Yeni Ay’ı izlemeyi düşünmediğini açıkladı. Serinin ilk filmi ‘Alacakaranlık’ı da izlemeyen Cyrus, “Vampirlere inanmadığım için bu tür filmleri hiç izlemiyorum” diye konuştu.

‘Yeni Ay’ gişede rekora koşuyor.


‘Alacakaranlık’ serisinin ikinci filmi ‘Yeni Ay’, Amerika ve Avrupa’da gösterime girdiği gün 72.7 milyon dolarlık gişe hasılatı getirerek zirveye oturdu.
Robert Pattinson, Kristen Stewart ve Taylor Lautner’ın oynadığı film, yoğun ilgi gördü. Film, 67.2 milyon dolar açılış hasılatı getiren ‘Kara Şövalye’ filmini geçti.

22 Kasım 2009 Pazar

Hiçbir Şeyden Çekmedi, Dilinden Çektiği Kadar


Dün sitede yaşanan bir takım yazışmaları okuduktan sonra aklıma ilk bu cümle geldi. Başına ne geliyorsa Rob’un, asıl kaynağı araştırdığımızda çoğunlukla bu durumun bir şekilde kendisinin bir yerlerde söylediği bir cümleden çıktığını görüyoruz.
Çok kendine özgü bir kişiliği var sevgili Robert’in. O, içinden geçenleri hiç bir süzgeçten geçirmeden, karşısındakinin ne anlayacağını düşünmeden, bu cümlelerin nerelere çekileceğini hesaba katmadan dile getiren bir özgür ruh aslında…
Gönlümüzün yıldızı son derece utangaç bir yapıya sahip. Kalabalıktan rahatsız olan, elini kolunu nereye koyacağını bilemeyen biri. Ama şu işe bakın ki, adam 1 yıl gibi kısa bir sürede dünyada çığ gibi artan hayranlarının onu gördüklerinde fenalık geçirdiği, paparazzilerin göz hapsine aldığı, içlerinden taşan Robert sevgisi ile ona daha yakın olabilmek için resmen sokak ortasında ona saldıran hayranlardan korunabilmek için etrafında 5 kişilik koruma ordusu ile dolaşan bir yıldız oldu. Yapısı ile taban tabana zıt bir hayat sürüyor şimdilerde. Daha doğrusu böyle bir hayatın içinde kendi mütevaziliğini devam ettirmeye çalışıyor.
Hayatı ciddiye almıyor görünüyor. Bu gerçekte böyle değil belki. Belki hayatını sadece şu anki amacı olan oyunculukta iyi bir noktaya gelmek için çalışmaktan ibaret görüyor. Film çekimleri dışında hiçbir şeyi önemsemeyerek, şu yaşadığı çılgınlığı perdeliyor, akıl ve ruh sağlığını koruyor bu şekilde… Ne düşündüğünü tam olarak bilemeyiz…
Elbette onun hakkında bildiklerimiz, sadece onun anlattıklarından ibaret. Ama bu adamın öyle bir yanı var ki, kendi ağzı ile anlattıkları basının eline geçtiğinde nereye çekersen oraya gidecek bombalara dönüşüyor. Robert yaşı ve kişiliği gereği, özellikle karşı taraf soruları ile bu tür cevapları hakettiğinde, bir dakika durup düşünmeksizin, aklına ilk gelen şeyi söyleyip, ardından kahkahalara boğulan bir genç adam. Ve ona sorulan soruların hep belirli konularda ve defalarca tekrarlanan sorular olduğu gerçeğini de göz önünde bulundurduğumuzda, ortaya resmen basına dedikodu yapacak malzeme üreten, seyretmesi veya okuması çok eğlenceli röportajlar çıkıyor.
Özellikle geçen yıl Alacakaranlık öncesi yapılan söyleşilere baktığımızda, çok eğlenceli, izleyenleri kendisine hayran bırakan, herbiri efsane olan Robert söylemleri ile karşılaşıyoruz. Bu videoların bir kısmı sitemizde Basın’da Rob bölümünde tercümeleri ile birlikte bulunmaktadır. Kristen’e evlenme teklif ettiğinden tutun, arabaların sileceklerinin nasıl çalıştığını bilmediğine kadar pek çok şey söylemiştir Robert bu söyleşilerde.
Robert’in böyle cümlelerinin bir kısmı ortamın çok eğlenceli olmasından ortaya çıkmış esprilerken, bazen de sorulan çok saçma bir soru karşısında aklına ilk geleni söylemeden geçememesinden kaynaklanmaktadır. Mesela saçlarını ne kadar sıklıkta yıkadığı sorulduğunda, 6 hafta yıkamıyorum cevabını vermiş, bu cevap daha sonra, “Robert kokuyor”, “Settekiler Robert’ten şikayetçi” haberlerine kadar gitmiştir. Aynı şekilde Kristen Stewart’ı mı, yoksa Little Ashes (Küçük Küller) filmindeki rol arkadaşı Javier Beltran mı daha güzel öpüşüyor sorusuna, gülerek “Javier Beltran” cevabını veren Robert, bu sözlerinin ardından kendi dili ile pek çok dedikodu haberine konu olmuştur.
Son bombasını MTV Film Ödül Töreninde yaptığı kabul konuşmasında patlatan Robert, canlı yayında herkesin önünde, Türkçe’ye biraz daha yumuşatarak çevirdiğim şu cümleyi kurmuştur; “Kaç tane daha ödül alabilirim bilmiyorum, çünkü şu anda birazı paçalarımdan aşağıya akmaya başladı.” Oyuncu o kadar doğal ve içinden geldiği gibi konuşmaktadır ki, ben son zamanlarda bu özelliği yüzünden menejerinin Robert’i özellikle basından kaçırdığını düşünüyorum. Nitekim MTV Film Ödüllerinden sonra katıldıkları ilk tören olan Teen Choice Ödül Töreninde de eline mikrofon verilen ve “Gösteriyi uzatmamı istediler, şu anda onun için konuşuyorum.” diyen Robert.

20 Kasım 2009 Cuma

Geceyarısı Güneşi Kitabı Hakkında Stephenie Meyer’in Açıklaması


Midnight Sun hakkında sorulan pek çok soruya cevaben:
Geceyarısı Güneşini bitirmem için gelen on binlerce istek, yalvarış ve ricaları karşılayacak veya bu durumu değiştirecek herhangi bir cevabım olmadığını fark ettim, bu yüzden bu soruyu cevaplandırırken pek iyi hissetmiyorum. Ama bu en popüler soru, bu yüzden bir cevap vermeliyim.
Şu anda Geceyarısı Ateşi üzerine çalışmıyorum. Ne zaman tekrar yazmaya başlayacağıma dair bir planım yok; şu anda bunun için doğru zamanın ne zaman olacağını bilmiyorum.
Sorularınızda bu durum ile ilgili bazı hatalı sonuçlara varıyorsunuz, bu konuyu açıklığa kavuşturmak isterim. Birincisi, Geceyarısı Güneşi bitmedi ve internete sızmasının ardından benim tarafımdan bitirilmek üzere bir sandığa saklandı. Eğer bitmiş olsaydı kitapçılardaki raflara kendim yerleştirirdim. Bu kitabı büyük bir istekle bekleyen insanlara verebilmeyi çok isterim. İkincisi, kitabın internete sızması yüzünden üzgün değilim. Uzun zamandır değilim; bu duruma üzülmem yaklaşık üç hafta sürdü. Üçüncüsü, ve en önemlisi, hiç kimseyi cezalandırmaya çalışmıyorum. Bunu internete veren kişileri veya sızan kitabı okuyan kişileri, hiç kimseyi. Daha önce de söylediğim gibi, bu kitabın yazılmasını isteyenlerin bu isteklerini gerçekleştirmek beni çok mutlu edecek.
O zaman neden bekliyorum? Çünkü kitap bitmedi ve bir sandıkta bekliyor. Bitmedi, ve onu bitirmek bilgisayarın karşısına oturup, kelimeleri yazmak kadar basit değil. Yazacağım o kelimeler başta benim kafamda olmalılar, ve şu anda değiller. Herhangi bir hikayeyi yazmak için o alemde olmalıyım, ve kendimi o aleme girmeye zorlamanın zaman kaybından başka bir şey olmadığını anladım. Tekrar Geceyarısı Güneşini yazmaya bu hikaye bana tekrar çekici geldiğinde başlayacağım. İnsanların bu kitabı bu kadar çok istemesi, kitabı daha yazılabilir kılmıyor; aslında tam tersi etki yapıyor. Ben bu hikayeyi yazabilmek için o hikaye ile yalnız kalmalıyım, ve eğer dediğimi anlıyorsanız Geceyarısı Güneşinin şu anda çok kalabalık olduğunu fark edeceksiniz.
İnsanlar farklı nedenlerden ötürü yazarlar. Ben her zaman kendimi mutlu etmek için yazmışımdır. Eğer bir hikayeden hoşlanıyorsam, yaratıcılık akar gelir, ve ben yazar dururum. Ama eğer bu şekilde hissetmiyorsam yazamam. Ben hiçbir zaman talep üzerine yazan biri olmadım ve bu şekilde çalışmayı düşünemiyorum. Belki bu zaman bir yıl olur, belki de beş yıl. Eğer bu okumak istediğim bir şey ise satın alırım veya kütüphaneden alırım. Eğer değil ise okumak için başka bir şey bulurum. Son.
(Bu cevap vampirler hakkında yazmak ile de ilgili. Vampirler ve ben? Biz ilişkimize bir ara verdik.)
Ben bu açıklamamın istekleri ve talepleri yavaşlatmayacağına eminim, ama bu soruyu yok saydığımı düşünmenizi istemedim.

Yeni Ay Basın Konferansı: 2010′da çekeceğin fimler nelerdir?


Soru: 2010′da çekeceğin fimler nelerdir?
Rob: Olayların gidişatına bağlı olarak, Guy de Maupassant adlı romanınuyarlaması olan, Bel Ami adında bir filmi Şubat’ta çekeceğim. Ve, umarım Rachel Weitz ve Hugh Jackman ile bir kovboy filmi de yapacağız, adı Özgür Mahkumlar, aşağı yukarı o zamanlarda. Herkesin programını ve bu gibi şeyleri uydurmaya çalışıyorlar.
Soru: Özgür Mahkumlar’da kimi canlandırıyorsun?
Rob: Komançilerle kaçırılmış bir çocuğu oynuyorum, kaçırıldığı zaman dört yaşındaydı ve çocuk onlar tarafından yetiştirilmişti. Filmdeki annem bütün hayatını beni ve kızkardeşimi bulmaya harcar ve bizi bulduğu zaman, biz kadının kim olduğunu veya içinde büyümüş olduğumuz Batı kültürü hakkında herhangi bir şeyi hatırlamıyoruz. Onlar tüm film boyunca Komançi dilinde konuşuyorlar. Edward’dan daha farklı olamazsın.
Soru: Bu rolü kabul etmenin nedeni bu mu?
Rob: Hayır. Aslına bakacak olursak, yazın, Alacakaranlık’ı bitirdikten sadece birkaç ay sonra imzaladım. Gerçekten hiç birşey olmadan önceydi, yani onun hakkında gerçekten düşünmedim. Sadece çekici bir senaryoydu ve bana birçok yönden Giant filmini hatırlattı, ki benim favori filmlerimden biridir. Sanırım cevap verme nedenim buydu
Soru: James Dean senin favori aktörlerinden biri mi?
Rob: Biri, evet.
Soru: Rolün için Komançe dili öğrenecek misin?
Rob: Evet
Soru: Şafak Vakti film çekiminin tahmini zamanı sana söylendi mi?
Rob: Bana kalırsa Şafak Vakti için bir sonraki yıl sonbaharı tahmin ediyorum. Bence. Onlar elbette bunu değiştirebilirler.

Robert


Ellen Degeneres Show Ve Robert


Bu çok komik bir hikaye. Robert Pattinson 20 Kasım Cuma günü yayınlanacak olan Ellen DeGeneres Show’un çekimlerinde çok komik bir hikaye anlattı.
“Bir şov için ön görüşme yapıyordum, ve cümle ağzımdan çıkar çıkmaz pişman oldum” diyor R Pattz. “Sanki ben pozisyonumu kötüye kullanıyormuşum gibi oldu.”
“Yaklaşık 500 imza verdikten sonra, söz konusu hayran yanıma geldi. Bu tür imza vermelerde her kişi ile yaklaşık 10 saniye görüşebiliyorsun ve gerçekte hiçbir şey söylemiyorsun, ve ben artık sürekli “Merhaba, nasılsın?” demekten sıkılmıştım. Bu hayran bana “Senin ilgini çekmek için ne yapabilirim?” diye sordu, ben de “Hmmm, sadece kıyafetlerini çıkar.” dedim. Ve o karşımda durdu çılgın bir şekilde kıyafetlerini çıkarmaya başladı ve güvenlik görevlileri kızı odadan apar topar çıkardılar. Hayatımda hiç o andaki kadar korkunç hissetmemiştim.”

New York Premiere’inde Tutulma’dan İpuçları!


NEW YORK — “Yeni Ay”ın bu hafta gösterime girmesi ile birlikte filmin yıldızları bir sonraki film olan “Tutulma” hakkında ipuçları vermeye başladılar. Eğer hayranlar Bella’nın “Yeni Ay”da tuzağa düşürüldüğünü sanıyorsanız, Tutulma’da sizi bir sürpriz bekliyor.
Robert Pattinson Yeni ay’ın New Yokr’taki Premiere’inde kırmızı halıda “Bella üçüncü filmde bence biraz kalleşlik yapacak… Bunun güzel bir sahne olacağını düşünüyorum,” diyerek düşüncelerini bildirdi.
“Alacakaranlık Efsanesi”nin Pattinson’a çok büyük bir şöhret getirmesine rağmen, o bu şöhrete güvenerek çalışmayı bırakmadı. Bir sonraki filmi “Beni Hatırla”nın fragmanları 19 Kasım 2009 günü gösterime girdi, ve fragmandan onun da dram dolu bir ilişkiyi konu aldığı görülüyor. Ancak Pattinson bu görüşe katılmadı ve “Bu film “Alacakaranlık” benzeri bir film değil, ancak sanırım aynı hayran topluluğuna hitap edecek.” dedi.
Kristen Stewart ise Bella’nın üçüncü filmde içinden geçeceği acılardan bahsetti. “Ben bu aşk üçgeninin gerçekten problem haline geleceği zamanları görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Bu aşk üçgenine masum bir şekilde Yeni Ay’da değindik, ama Tutulma’da bu çok, çok gerçek bir hal alacak.”
Stewart ilerleyen filmlerde Bella’nın büyümesi ve gelişmesini görmenin hem kendisi, hem de Alacakaranlık hayranları için kesinlikle çok ilginç olacağını söyledi. “Onun kendini Edward’a adamasında hep arkasında oldum. Ama bu adanmışlığın sekteye uğradığını görmek ilginç olacak.” dedi.

16 Kasım 2009 Pazartesi

Yeni Ay Basın Konferansı: Hayranlarının Gerçek Seni Tanımasına Ne Kadar İzin Veriyorsun?


Soru: Hayranlarının ve kamuoyunun Edward’ı canlandırman dışında senin kim olduğunu bilmelerine ne kadar izin veriyorsun, ve bu arada özel yaşantını korumaya da devam ediyorsun?Rob: Sanırım bunu rolleri canlandırarak sağlıyorum. Aslında ropörtaj yapmak çok riskli. Yaptığım ropörtajlarının miktarını sınırlandırıyorum. Hiç kimse bu kadar ilgi çekici değildir, özellikle gerçekten bir şey anlatmıyorsa. Ve, ben toplumdaki bir karakter gibi olmak istemiyorum. Bu yüzden yapabileceğim tek şey işimi yapmak ve buna insanların nasıl tepki verdiğine bakmak.
Ama ben her zaman aslında kim olduğumu gerçekten bilmediğim gerçeğine tutunuyorum, bu yüzden kendimi bölümlere ayırmayacağımı umuyorum. Sadece tüm bu olanları önemsemiyorum. Son zamana kadar herhangi bir şey için hiç bu kadar çabalamadım. Ama kendimi küçümsemeyi artık bırakmalıyım, çünkü insanlar buna inanmaya başlıyorlar. Şöyle diyorlar, “Bu adam bir salak”, bu yüzden bunu yapmayı bırakmaya çalışıyorum.

Robert ile Yine Çok İçten Bir Söyleşi


Tüm bu medya çılgınlığı ile nasıl başa çıkıyorsun? Henüz ölmemiş olmana rağmen hayat hikayen hakkında kitaplar bile yazıldı.
RP: Evet gördüğüm kadarı ile 7 tane biyografim yayınlanmış, ve hepsi 20 yaşımdan sonrasını anlatıyor. Ben bu durumla olabildiğince iyi başa çıktığımı düşünüyorum. Geçen yıl hiç ara vermeksizin çalıştım bu yüzden en büyük Alacakaranlık çılgınlığını atlattım. Hayatım ve Alacakaranlık iki ayrı şey.
Ünlü olmak bir yaşam tarzı, ama ben bu ünlüler dünyasında sadece bir fetusum. Şu an başlangıca göre daha iyiyim, ama sanırım hayatımın kalanında evimin etrafında sürekli insanlar dolaşıyor olursa bundan nefret edebilirim. Neden insanlar bu onlara neye mal olursa olsun, benim bir fotoğrafımı çekmek istiyor? Bunu anlamıyorum. Ben kendimin sıkıcı olduğunu düşünüyorum.
İlk filmi çekmek ile Yeni Ay’ı çekmek arasındaki fark nedir?
RP: Çok farklılar. İlk filmde üzerimizde pek çok baskı vardı. Stüdyo devam edecek bir seri yapmak istiyordu, çünkü zaten işe üç film olacak diye başlanmıştı. Patronlar filmin mümkün olduğunca geniş kitleleri etkilemesini istiyordu. Yönetmen Catherine Hardwicke pek çok film çekmişti ve pek çok enerk-jisi vardı. Kristen ve benim karakterlerimiz hakkında kendi görüşlerimiz vardı ve her ikimizde bu konuda dik kafalıydık.
Ama ilk filmin büyük başarısı herkesi sakinleştirdi. Daha rahat hissettik. Stüdyo patronları bizim doğru kararları vereceğimizi biliyorlardı. Ayrıca yeni yönetmenimiz Chris Weitz, çok sakindi ve hepimizi çok hızlı bir şekilde rollerimize hazırladı. Hepimiz çok çalıştık.
Yeni Ay’ı izledin mi? RP: Bir kez. Halen kendimi büyük ekranda izlemek bir eziyet gibi geliyor. Ama bu sefer bu bir ceza gibi değildi. Şaşırtıcı bir şekilde bundan keyif aldım. Bu kariyerimin başlangıcından beri ilk kez başıma geliyor.
Bazı hayranların ne kadar takıntılı olduklarını görmek korkutucu olmalı? RP: Kesinlikle. Alacakaranlık çılgınlığı başladığında, bazen çılgın hayranlar tarafından saldırya uğradığımı görürdüm. Premierlerdeki o kalabalık… Buna tamamen alışamadım. Vancouver’de Yeni Ay’ı çekerken bazen 3 gün, hava şartlarına aldırmaksızın dışarıda bekleyen hayranlar olurdu. Böyle zamanlarda, iç sesin sana: bu bir çılgınlık ve hayal gücün çok çalışıyor der. Ama dışarıya çıkıp bu insanla konuştuğunda o kadar da vahim olmadığını görüyorsun.
Alacakaranlık sadece benim işim, ama bir hayran için umutsuzca bir parçası olmak istediği bir dünya. Bu yanlış mı? Artık o kadar da emin değilim. Hayran hayrandır, bu kadar. Yaptığın işin başkaları tarafından beğenildiği gerçeğine alışman biraz zaman alıyor.
Herhangi birinin hayranı oldun mu? Guguk Kuşu filmini ilk seyrettiğimde 16 yaşındaydım ve film beni çok etkilemişti. Jack Nicholson gibi giyinmeye bile başlamıştım. Bu süreç bayağı uzun sürdü. Ayrıca Patricia Arquette’i de severim. Ama bunların hiçbirinin işimi etkilediğini düşünmüyorum. (güler)
Yeni Ay’da, genç Taylor Lautner bir kurt oan Jacob’u canlandırıyor. Onun kaslarını gördüğünde ne düşündün?
RP: Bir jimnastik salonuna gitmem gerektiğini (güler) Hayır, bunun doğal olduğunu düşündüm. Bu aslında komik: bazı nedenlerden ötürü, bir gençlik filminde oynayan bir oyuncusun ve senin mükemmel karın kasların olmasını istiyorlar. Bu yüzden bir genç kızın tüm beklentilerini karşılayan bir çocuk gördüğümde, kafam karışır. Aslında bu rolüme girmemi çok kolaylaştırdı. Şimdi benden daha genç olan birine karşı kendimi kanıtlamanın nasıl bir duygu olduğunu biliyorum.
Kristen ile çok büyük bir bağlantın var, bu bir sır değil. Ama bu filmde, onun ve Taylor’un arasında çok büyük bir kimya var. Onları kıskandın mı?
RP: Hayır. Yeni Ay’da üçümüzün bir arada bulunduğu sadece 3 sahne vardı. Kıskanmaya fırsatım olmadı. Ben çalıştığımda Taylor ortalıkta değildi, çünkü Bella ve Jacob’un hikayesi ayrı bir şekilde ilerliyordu. Tutulma’da olay tamamen farklı. Karakterler çok daha fazla bir aradalar. Bu zamanlarda ben ve Taylor sürekli birbirimizle dalga geçtik.
Bu sefer Taylor başrol oyuncusu. Bu senin yükünü azalttı mı?
RP: Kesinlikle. Ben hep bunun Taylor’un filmi olduğunu söylüyorum. Ben başrolde değilim. Tüm yük onun üzerinde. Eğer film başarısız olursa, her zaman bu başarısızlık benim filmde daha az rol almamdan kaynaklandı diyebilirim. (güler)
Peki şimdi sırada ne var?
RP: Bu çok garip bir yıl oldu. Hiç durmadan sadece 4 gün tatil ile çalıştım. Başta Yeni Ay vardı. Sonra Beni Hatırla. Ardından Tutulma. Ekimde çekimleri tamamlayınca rahatladım ve sonunda biraz uyuyabildim. Ama Yeni Ay’ın tanıtım programı yüzünden çok da dinlenemedik. Şubat aynda Bel Ami’yi çekmek için Budapeşte’ye gideceğim. Daha önce söylendiği gibi Nichole Kidman ile değil. Ama henüz kiminle oynayacağımı söyleyemem. Ayrıca Rachel Weise ile bir romantik drama olan Özgür Mahkumlar (Unbound Captives) filmini çekmek üzere anlaştım. Planlarım bunlar, ama bunlardan öte dördüncü Alacakaranlık filminin çekimi de var.
Megan Fox dünyadaki en güzel kadın seçildi ve bu ünvanın onu utandırdığını söyledi. Sen bazı dergilerin seni gezegendeki en seksi erkek seçmeleri konusunda ne düşünüyorsun?
RP: Tanrım, ben halen tam olarak adam olduğumu bile düşünmüyorum. (güler)

İlişkileri Onaylandı!

Twilight yıldızları Robert Pattinson ve Kristen Stewart'ın birlikteliği, filmin ilk serisinin yönetmeni Catherine Hardwicke tarafından onaylandı.
Twilight yıldızları Robert Pattinson ve Kristen Stewart'ın birlikteliği, filmin ilk serisinin yönetmeni Catherine Hardwicke tarafından onaylandı.
Twilight yönetmeni Hardwicke, New Moon'un Madrid galasında Rob - Kristen aşkı hakkında şunları söyledi:
"Film kadrosuna Robert'ı aldıktan sonra onu Kristen konusunda uyarmıştım. Kristen'ın henüz 18 yaşından küçük olduğunu ve kesinlikle onunla bir ilişki yaşamamasını söylemiştim. Fakat zaten Kristen'in bana söylediğine göre ikisinin arasındaki aşk, ilk filmin çekimlerinde başlamamış. Sanırım Kristen'in karar vermesi biraz uzun sürdü. Ama şimdi ikisi de birlikteler..."

14 Kasım 2009 Cumartesi

Yeni Ay Basın Konferansı: Daha Romantik Sahneleri Çekerken, Aklından Neler Geçiyor?


Soru: Daha romantik sahneleri çekerken, aklından neler geçiyor?
Rob: O mesele garip. İnsanlar bana sürekli, “Aksiyona ağırlık verin, böylece erkekler de gidip bu filmi izlerler.” dediler. Ama bu saçma bir yaklaşım. Sanki erkekler romantizmden anlamazlar demek gibi birşey. Bu tür bir yaklaşımı “Rüzgarla Gitti” filmi için kullanamazsınız sanırım. Titanik’i izledim ve “Bu bir kız filmi” diye düşünmedim.
Serinin tamamında ve özellikle Yeni Ay’da hiç bir zaman, “Ah, ben kızlara hitap eden bir film serisinde oynuyorum” diye düşünerek oynamadım. Ben Tiger Beat dergisini canlandırmıyorum. Romantik bir sahne çekiyorum. Yeni Ay’ın pek çok sahnesinin hüzünlü ve gerçek olduğunu düşünüyorum. O yüzden filmde sadece romantizim içeren sahneler canlandırmadığımı biliyorum. Pek çok yönden bu film gerçekten çok üzücü bir hikayeye sahip.
Soru: Peki gerçek hayatta sen romantik bir insan mısın?Şimdiye kadar yaptığın en romantik şey nedir?
Rob: Hayatımda çok fazla romantik şey yapmadım.
Soru: Kimseye serenad yaptın mı?
Rob: Oh, hayır! Bunun romantik olduğunu bile düşünmüyorum. Bunu yapmak için çok eğleniyor olmalısın. Aman Tanrım! Şu an yapmış olduğum tek bir romantik hareketi bile hatırlamıyorum. Çok korkunç.
Soru: Kimseye çiçek verdin mi?
Rob: Evet, bunu yaptım. 15 yaşında iken birinin dolabına çiçek koymuştum. Kızın adı Maria idi. Belki de 14 yaşındaydım. O çiçeğin başka birinden geldiğini sandı, ve o çocuk da bunu kabul etti, yani onlar için çok iyi oldu.

Yeni Ay Basın Konferansı: Hiç Seni Güldüren Bir Olay Geldi mi Başına?


Soru: Etrafını çevreleyen hayranlarınla birlikte, hiç seni güldüren bir olay geldi mi başına?
Rob: Evet, pek çok zaman. Son zamanlarda sette daha fazla güvenlik tedbiri ve korumalar olduğu için insanlarla daha az doğrudan iletişimim oluyor. Ama yaşlı insanlar geldiğinde hep komik birşeyler oluyor. Geçen gün yanıma 90 yaşlarında bir kadın yaklaştı. Bu çok olağandışı idi. Ve, o da 12 yaşındaki kızların söylediği şeylerin aynısını söyledi. Bu çok garip.
Soru: Kendi hakkında okuduğun en tuhaf veya en komik şey nedir?
Rob: Geçtiğimiz günlerde bir derginin kapağında hamile olduğuma dair bir haber vardı. Aynen şöyle oldum, “Wow!” Herhangi bir espri veya şaka belirtisi de yoktu. Bunu nasıl karşılamam gerektiğini gerçekten bilemedim. Bunun iftira olarak değerlendirilip, değerlendirilmeyeceğini bile bilmiyorum, çünkü adamlar, “Bunun bir kurgu olduğu ortada” diyebilirler, ama haber kurgu olmayan bir dergide yayınlandı. Hatta makalenin altında birkaç yorum gördüm, “Bak işte bu yüzden hep ceket giyiyormuş. Hamileliğini saklamak için kat kat giyiniyor işte.” diyen.

13 Kasım 2009 Cuma

Yeniay'a Son 7 Gün!


Yeni Ay Basın Konferansı: Bundan 5 Sene Sonra Kendini Nerede Görüyorsun?

Bu seri seni para getiren baş rol oyuncularından biri yaptı. Kariyerini nasıl değiştirdi bu ve bundan 5 sene sonra kendini nerede görüyorsun?
Bilemiyorum. Bu seri dışında sadece bir film yaptım ki o da Beni Hatırla. Gelecek sene gösterime girecek. Ama bu filmi ile aynı stüdyo ile yaptım. Yani bu seriler dışındaki ekonomik tutarlılığım konusunda biraz körüm (!) diyebilirim. Ama yine de farklı birşey bu. Çünkü daha önce teklif alabileceğini bile hayal edemediğin roller için teklifler alıyorsun, ama bu aslında korkutucu da. Çünkü bu film için bir denemeye katılman falan gerekmiyor. Sadece film yapılmış olsun diye de böyle bir rolde oynamak istemiyorsun. İçinde bulunabilecek korkutucu bir durum, birçok değişik yönden. Kendini eskiye göre daha çok sorgulaman gerekiyor. Alacakaranlık’dan önce bana rol verilen her filmde oynadım ve elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Artık bir filmde oynayıp hem ekomomik açıdan tutarlılığı sağlaman ve aynı kalitede oynaman bekleniyor. İnsanlar “Artık avarelik yapamazsın. Seni bir yıldız ve aktör olman için işe aldık” havasındalar. İşte bu zor ve korkutucu.
Ama bu işe başlayan birinin hayali de bu değil midir?
Evet. Yaptığın büyük bir film yoksa, para getiren bir oyuncu değilsen herkes “Henüz yeterince para getirebilecek bir oyuncu değil,” der. Yani sen de bu yüzden aslında gerçekten istediğin rolleri alamazsın. Ve sonra istediğin rolleri aldığında da, özellikle Alacakaranlık gibi belirli bir hayran kitlesi olan, insanlar bu sefer, “Oh, bu seyirci kitlesi tarafında kabul görmelisin. Şunu yapmalısın, bunu yapmalısın. Şu şekilde bakmalısın,” diye düşünmeye başlarlar. Seni kimsenin izlemediği zamanlarda istediğin şekilde oynayabilirsin, nasıl istersen. Yani aslında ikisinin de iyi ve kötü yanları var.

12 Kasım 2009 Perşembe

Yeni Ay Basın Konferansı: Yaşamakta Olduğun Tüm Bu Olaylar ile Dengeni Nasıl Koruyorsun?


Soru: Yaşamakta olduğun tüm bu olaylar ile dengeni nasıl koruyorsun?
Rob: Herşey bulanık. Göze çarpan bir kaç olay var, ama bu yıl o kadar çok çalıştım ki, sanki alternatif bir gerçeklikte yaşıyorum. Film setlerinde o kadar uzun zaman geçiriyorum ki, doktora gitmem gerekiyor, ve konuştuğum her doktor, sadece çalışıyorsun, etrafında olan biten hiçbir şey hakkında bilgin yok anlamına gelen birşeyler diyor. Ailenden ve arkadaşlarından uzaktasın, ve bunun gibi şeyler.

Yeni Ay Basın Konferansı: Edward ve Jacob Arasında Bir Kavga Olsa Sence Kim Kazanırdı?


Edward ve Jacob arasında bir kavga olsa kim kazanırdı sence?
Bilemiyorum. Eğer kitapları doğru okuduysam aslında Edward’ın kazanması kaçınılmaz. Yani egomu tatmin etmek için bunu söyleyebilirim sanırım.
Taylor ve senin aradaki bir kavgada peki?
Geçen gün Taylor’ın bir ropörtaj sırasında ropörtajı yapan kişi ile kavgaya tutuşmayı kabul ettiğini duydum. Böyle birşeyi kabul edeceğimi sanmıyorum. Ve Taylor’ın 9 yaşından beri yaptığı dövüş sanatı ile ilgili videolarını izledikten sonra böyle birşey yapmayı da istemem. Bir çeşit silahım olursa belki.

Yeni Ay Basın Konferansı: Filmde Edward’ın Hayal Olarak Görülmesi Kararına Katılıyor musun?


Soru: Edward’ın sadece bir ses olarak değil de, bir görüntü olarak filmde yer alması kararına katılıyor musun?
Rob: Bu konuda her zaman endişeliydim. Çekimlere başlamadan bile, insanlar sorular soruyor ve “Sen Edward’ın filmde yeterince görünmeyeceği konusunda endişeleniyor musun?” diyorlardı. Ama kitapta yoktu. Ben sadece gelişigüzel sahneler olacağı konusunda çok endişeniyordum. Başlangıçta onun Güney Amerika’da amaçsızca dolaştığını gösteren konuşma vardı. Bu benim için korkunç olacaktı, ve sanırım film için de felaket olurdu.
Ben bu değişikliği mümkün olduğunca sınırlı tutmak için mücadele ettim, çünkü kitapta öyle olmuyordu. Ama sonra, Edward’ın varlığının kitaplardaki gibi sadece bir ses olarak verilmesinin çok basite kaçmak olacağını anladım. Aslında ben orada yoktum. Sadece bir hayali canlandırıyordum ve eğer bunu olabilecek en gerçekçi şekli ile canlandırırsam, bu denemeye değer birşey olur diye düşündüm. O zaman bana ilginç geldi.
Soru: Bunun için nasıl mücadele verdin?
Rob: Sadece Chris ile konuştum. O hiçbir zaman birşeyleri sadece yapmış olmak için yapmaz. O her zaman hikayeye bağlı kalmıştır. Her ne kadar yeniden düzenlenmiş bile olsa, filmden çıkarılan pek çok hayal sahnesi oldu. Pek çoğunu Chris bana söylemeden kesmiş. Ama ben seslendirme çalışmalarını yaparken, “Bu çekimlerin bir kısmını daha kesmek çok daha ilginç ve gizemli bir hava verecek. Eğer bu hayal görüntülerini daha da azaltırsak, o zaman daha ürkütücü ve gerçekçi olacak” dedim. Sadece kafaların görüntüğü çekimler sahneleri hayalden daha farklı bir hale getiriyor. Sanki üst üste binmiş görüntüler oluyor ve bu da ilginç gelmiyor.

11 Kasım 2009 Çarşamba

Yeni Ay Basın Konferansı: Edward ve Bella’nın Ayrılık Sahnesini Canlandırmak Nasıldı?


Edward ve Bella’nın ayrılık sahnesini canlandırmak nasıldı?
Bu sahne hakkında garip olan birşeyler vardı. Bu sahnenin çekimleri sırasında bana yardımcı olan şeylerden biri insanların filme olan katılımı ve serisinin hayranlarının Bella ve Edward’ın ilişkisi hakkındaki fikirleri ve bu ilişkinin onlara ne sunduğu idi. Bu ilişkiye iki insan arasında ki ideal bir ilişki diyebiliriz. Bu sahneyi oynamak, yani bu ideal ilişkiyi bitirmek konusunda ise kendimi oldukça baskı altında hissettim. Oynarken ben de sarsıldım. Güneş ışığına çıktığım sahne gibiydi. Seyirciler sanki seni izliyormuş gibi hissediyorsun. Garip bir sahneydi.
Hiç Edward’ın Bella’yı terk ettiğinde yaşadığı gibi bir kalp kırıklığı yaşadın mı?
Hayır, sanmıyorum.

İşte o aşk!Rob Ve Kristen






10 Kasım 2009 Salı

SAYGIYLA ANIYORUZ.


Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

Yeni Ay Basın Konferansı: Bu Filmde Daha Fazla Olsaydım Diye Düşündün mü?

Filmin çoğunluğunda görüntüden ibaret olduğun için diğer oyunculardan kendini ayrılmış gibi hissettin mi? Bu filmde daha fazla olsaydım diye düşündün mü?
O sahneler en zor sahnelerdi. Tam o sırada değillerdi aslında ama sonradan bu sahneleri izlediğimde eklerken ve seslendirme yaparken ne kadar değiştirmiş olduklarını farkettim. Bu aslında Edward değil. Bu Bella’nın yalnızlığının ve çaresizliğinin yansıtılması. Her zaman da zordu. Kristen’e bu sahneyi nasıl oynardın diye sorduğumda o da zor bir sahne olduğu konusunda benimle hemfikirdi. Yalnız kalmak konusunda ise bu karakteri oynarken her zaman onu başkalarına uzak hissettim zaten. Bence aslında bu Edward’ın normal hali. Yani çok da farklı hissetmedim bu sefer aslında.

9 Kasım 2009 Pazartesi

Edward Ve İtalya Sahnesi

Edward:
Edward’ın İtalya’da güneş ışığına çıkacağı sahnenin çekimlerinde neler düşünüyordun?
Sahne hakkında bazı şeyleri o sırada farkedebildim. İnsanların bu karaktere olan duygusal bağını hissedebildiğim anlardan biriydi benim için. Çünkü aslında Alacakaranlık hayranı olup o sahnede figüran olarak rol alabilmek için gelmiş bir sürü hayran vardı çekimlerin yapıldığı meydanda. Gün ışığına adım attığım anda Comic-con’dan beri hayranlara karşı hissettiğim sorumluluk duygusunu birkez daha hissettim. Güzel bir andı. Çok stresliydi ama büyük ihtimalle bütün seri boyunca karakteri en iyi hissedebildiğim andı.

Kristen Stewart Ve Robert Pattinson İtiraf


Twilight'ın en sevilen oyuncuları Kristen Stewart ve Robert Pattinson sonunda aralarında gerçek bir aşk olduğunu kabul etti. İkili Harper's Bazaar dergisine verdikleri röportajda "evet birlikteyiz" dedi. Aşk haberlerinin işlerine engel olduğunu ve gazetecilerin kendilerini çok strese soktuğunu söyleyen ikili, dileriz itirafımızın ardından bizi rahat bırakırlar da, hayatımızı yaşarız demeyi de unutmadı.

Robert Pattinson Ve Kristen Stewart Modeliğe Alıştı.



"Twilight" filminin yıldızları Kristen Stewart ve Robert Pattinson modelliğe iyice alıştı.Son dönemde birçok dergiye kapak olan ikili,şimdi de Haper's Bazaar dergisinin yeni sayısına kapak oldu. gündemde olan iki yıldız,samimi açıklamalarda bulundu.Pattinson stewart için "O eşsiz bir kız.Her zaman Kristen gibi insanlar...la tanışma fırsatınız olmuyor"dedi.Stewart'ta "ikimiz arasında en romantik olanı Robert"diye konuştu.

2 Kasım 2009 Pazartesi

"New Moon" Hüngür Hüngür Ağlatacak!

The Twilight Saga: New Moon'un yönetmeni Chris Weitz, People dergisine konuştu.
The Twilight Saga: New Moon'un yönetmeni Chris Weitz, People dergisine konuştu. Hollywood Film Festivali'nin ödül töreninde konuşan Chris Weitz, "Romantik sahneler üzerinde çok uğraştık. Mümkünse, bu filmin izleyiciyi daha önce hiçbir filmde olmadığı kadar ağlatmasını istiyorum. Keşke bunu ölçmenin bir yolu olabilse!" diyor. Catherine Hardwicke'in yönetmenliğinde zirveye tırmanan ilk filmin arkasından, Chris Weitz'in nasıl bir iş çıkartacağı herkes tarafından merakla bekliyor.