NextMovie: Kristen Stewart'ın özel hayatının filmin gösterimini ve insanların filme bakış açılarını etkileyeceğinden korktun mu?
Garrett Hedlund: Hayır, böyle bir şeyi hiç düşünmedim. Bu rolü o canlandıracağı için çok heyecanlıydım çünkü kendini tamamen bu projeye adamıştı. "Into the Wild" filmini izlediğimde Tanrım bu kız Marylou için mükemmel seçim demiştim, Marylou gibi yaşından daha büyük bir olgunluğa sahip olduğunu görmüştüm... Çok heyecanlıydım. Projeye katılır katılmaz işin içine daldı ve bu konuda çok tutkuluydu. Kitabı 15 yaşındayken okumuştu, Walter'la konuştuğunda nasıl bir fanatik olduğunu gösteriyordu. Saatlerce LuAnne'in ses kayıtlarını dinleyip durdu ve onun ruhunu yakalamak için uğraştı. Bu filmde onunla ve de Sam'le [Riley] birlikte çalışmak için çok heyecanlıydım. 'Control'ü izledim ve filmin sonuna geldiğinde başa alıp tekrardan izledim ve hatta ertesi gün tekrar izledim. Onun çok büyük hayranıydım, 'Control'de müthiş bir iş çıkardığını düşünüyorum.
NextMovie: Kristen ayrıca filmde hiç de Bella Swan vari olmayan şeyler yapıyor. Sence 'Alacakaranlık' fanları buna nasıl tepki verecek?
Garrett: Bence filmde inanılmaz bir performans sergiliyor ve fanları çok sevdikleri birini böylesine farklı bir projede izlediklerinde onunla gurur duyacaklar.
NextMovie: Twi-hardlar'ın filmi izlemesini umuyor musun?
Garrett: Umuyor muyum? Bu çok alçak gönüllü bir yorum olur. Umuyor muyum? Hayır, izlemeleri için dua ediyorum! Tüm Tanrılar'a dua ediyorum! Filmden etkilenip kitabı okumaya karar vermeleri için pek çok kişinin izlemesi önemli.
__________________________________________________________________________________________________________
RottenTomatoes: Yani farklı farklı kaynaklardan topladığınız bilgilerle bu karakterleri yarattınız.
Garrett: Evet, karakterlerin ruhlarını bulabilmek için çok uğraştık. Kristen bu konuda çok şanslıydı çünkü karakteri LuAnne Henderson'ın saatlerce süren ses kayıtlarını dinledi. Aslında ben de bir bakıma şanslıydım çünkü onun aşkını sesinde duyabiliyordum, anlarsınız ya konuşma şekli ve gülüşü falan. 'Ah biliyorsun ben ve Jack çok iyi dans ederdik,' gibi şeyler söylediği zaman onun o eşsiz ruhunu görebiliyordunuz. Hiç kimseye yargılayıcı bir gözle bakmıyordu. Hayatını sonuna kadar yaşadı, tıpkı etrafındaki adamlar gibi. Yaşının ve zamanının çok ötesinde biriydi. Ayrıca birbirlerine yazdıkları mektuplar da vardı, o mektuplarda adeta onların ruhlarını görebiliyorduk. Yaşadıklarını dürüstçe ve cesurca anlatma şekilleri, korkuları ve baskılar hakkında birbirlerine cesaretlendirmeleri... Aklınıza öylesine işliyorlar ki keşke onlar gibi insanlar tanısam diyorsunuz. Bizim de tüm yaptığımız herkesin tanımak istediği bu insanları canlandırmaktı. [Gülüyor]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder