"İnsanoğlu biraz hayvandır." diyor Kristen. "Hayatı şiddetle, son damlasına kadar, kendilerini hiçbir şeyden mahrum etmeyerek yaşamak isterler."
Özel hayatında yaşadığı gel-gitlere rağmen Stewart kendi hayatı ya da dedikodu manşetleri hakkında konuşmuyor. Bunların yerine 'Yolda' filminde yer alan bazı özel sahneleri üzerine kafa yoruyor.
Stewart, karakteri Marylou'yla ilgili olarak, "Filmde pek çok şey onun seks sahneleriyle seyirciye yansıtılıyor. Fakat o sahnelerde bir gereksizlik söz konusu değil. Tam tersine çok önemliydi. O sebeple bu rolün cinsellik yüklü olması sorgulanamaz," diyor.
Jack Kerouac'in aynı adlı romanından uyarlanan film genç bir yazar olan Sal Paradise'ın (Sam Riley), Dean Moriarty (Garrett Hedlund) ve onun kız arkadaşı Marylou ile çıktığı araba yolcuğu sonrasında hayatının alt üst oluşunu konu ediyor.
Hedlund, Stewart ile çalışmaktan söz ediyor: "Kendisini işine fazlasıyla adamış biri. Kitabı 15 yaşındayken okumuş ve aklı bu projeye takılıp kalmış. Bu filmin onun için anlamı çok büyük."
Fırtınalı geçen 2012'nin ardından sonuncu Alacakaranlık filmiyle karşımıza Bella olarak son kez çıkan Stewart, "Gayet iyiyim. Hayır, aslında çok ama çok iyiyim. Mutluyum," diyor.
1. 'Yolda'yı ilk okuduğun zamanı hatırlıyor musun?
Lisedeki okuma listemde vardı. 'The Scarlet Letter' ve 'Çavdar Tarlasında Çocuklar' ("The Catcher in the Rye") kitabının hemen yanında durduğunu hatırlıyorum. O kitaplar da çok iyidir elbette ama ben farklı bir şey okumayı seçtim ve 'Yolda'yı okudum. Bu kitabı okumak okul kariyerim boyunca yaşadığım en güzel şeydi. Kitabın geçtiği dönemi hayal edip durmadan "Vay. Bu sözleri çok sevdim." diye düşünüyordum.
2. O sözler sana neler anlattı?
Bu kitabı seviyorum çünkü bana hayatımı nasıl yaşayacağıma kendimin karar vereceğini göstermişti. Bilinçli bir seçim yapmak zorundasın çünkü hayat sadece başınızdan geçen bir olay değildir. 'Yolda' bana yaşamın her anını değerlendirmem gerektiğini öğretti. Her şeyi boş verip de hayatın geçip gitmesine izin veremezsiniz. Bu kitaptaki insanlar hayatlarını çok agresif yaşıyorlar. Ayrıca bu durum kitabın sonunda onlara ne olduğuyla alakalı da değil. Anlatılmak istenilen aslında yolun yarısındayken başınıza gelenler.
3. Yani kitap bazı güzel hayat dersleri veriyor, öyle mi?
Ayrıca kanınızı kaynatan bir şeyler varsa onları da yok saymayın diyor. Tam tersine o duyguya sıkıca tutunun, çözmeye çalışın diyor. Hiçbir şeyin sizi alt etmesine ya da sorunlarınızı hasır altı etmesine izin vermeyin. 'Yolda'daki insanlar hayatı burun buruna yaşıyorlar.
4. Şimdiye kadar oynadığın en cesur karakter Marylou muydu?
Onu sadece çılgın, seksi bir kız olarak canlandırmak istemedim. Evet, cesur biri ama onun hakkında en sevdiğim şey; kendini çok iyi tanıyor olması ve hayatında utanca yer vermemesiydi. Hayattaki korkularını dizginleyebilen ama kıskançlık duygusunu bilmeyen biri.
5. Bella'yı özlüyor musun? Bunca yıl aynı rolü oynadıktan sonra artık başka bir Alacakaranlık filminin olmayacak olması garip geliyor mu?
Şimdiye kadar yaptığım en zor şeylerden biri 'Yolda' gibi farklı bir projede rol aldıktan sonra Alacakaranlık setine geri dönmekti. Acaba Bella hala benimle miydi? Fakat sonunda tıpkı diğer karakterlerimde olduğu gibi Bella da benimle kalmadı. Alacakaranlık filmlerini ve kitaplarını gerçekten seven insanlar "Seni başka başka filmlerde her görüşümde bana hala Bella gibi geliyorsun," diyorlar. Ve bu beni rahatsız etmiyor. Onlara "Harika, demek büyük bir Bella hayranısın. Aynı duyguları yaşıyoruz çünkü ben de bir Bella hayranıyım." diyorum. Benim Bella olduğumu düşündüklerini sanmıyorum çünkü onlara Bella'nın sadece bir karakter olduğunu başka filmlerde yer alarak kanıtladığımı düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder